Röportaj & SöyleşiYaşam

Emanetine Sahip Çık!

“Okurlarımız için seni biraz tanıyabilir miyiz?

İsmim Seyda Nur Baran, 25 yaşındayım. Aileme destek olmak amacıyla 16 yaşında çalışmaya başladım. Polisimize, askerimize, bayrağımıza bağlı ve hayran olarak büyüdüm. 2019 yılında işten ayrıldım. Sosyal medya platformlarında gördüğüm her Türk bayrağını çekip paylaşıyordum, ta ki o ana kadar…”

“Emanetine Sahip Çık, nasıl hayat buldu?

2019 yılı Ekim ayında, 2016’da Şırnak İdil’de meskun mahal operasyonunda şehit olan Üsteğmen Mehmet Çiftci’nin ‘Tabuta Sığmayanlar’ programındaki hayat hikayesine denk geldim. Dikkatimi çekti; çünkü ben de herkes gibi, haberlerde geçen saniyeler kadar tanıyordum onları, buna da ne kadar ‘tanımak’ denirse… Programı sonuna kadar izledim. Şehidimiz, kirpi aracının içinde İdil’e giderken, Efe Osman Apaydın’a, ‘Ya oğlum, belki burada canlarımızı verip gideceğiz. İnşallah bizi unutmazlar,’ demiş. Bu sözün ağırlığı altında ezildim. Düşünebiliyor musunuz? Ölümle burun buruna olan bu yiğitlerin tek korkusu unutulmak… Onları unutmamak adına bir şeyler yapmalıyım dedim ve 23 Ekim 2019’da ‘Emanetine Sahip Çık’ platformunu kurdum. Biz, vatanını karşılıksız seven, toprak parçasını bizlere vatan yaparken hayatlarından vazgeçen aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize minnet borcumuzu ödemeye çalışan gençleriz. Bu zamana kadar yapmış olduğumuz etkinliklerle günden güne büyüyen bir platforma dönüştük. Birkaç kişi ile çıktığımız bu yolda, kocaman bir aile olduk.

Derneği kurma fikri nasıl oluştu? Derneğin amacı nedir?

Derneğimizi kurma fikri bir hayalimizdi, ancak gerçekleşeceğini beklemiyorduk. Maalesef resmi kurumlarda gönüllülük yeterli olmuyor. Birçok kez sırf bu yüzden projelerimiz gerçekleşmedi; hatta dilekçelerimiz yırtılıp atıldı. Ancak vazgeçmedik, pes etmedik. Farklı dernek ve vakıflardan destek istedik, fakat ne yazık ki çoğu reklam peşindeydi. Biz bu projeleri ve etkinlikleri, emanetlerimizin yüzü gülsün, şehit ve gazilerimiz unutulmasın diye yapıyoruz. Dernek olmadan önce düzenlediğimiz son etkinlikte, ismini vermeyeceğim bir vakıf, destek olacaklarını ancak projeyi kendileri yapmış gibi göstereceklerini söyledi. Basın, bakanlar vs. gelir dediler. Ben kabul etmeyince de destek olmadılar. Projeye yaklaşık bir ay kala, bütün gerekli evrakları hazırlayıp valiliğe sunduk ve kabul edildi. İlk imzalarımızı da ‘Gökyüzünde Babam’ projesinde, şehit ve gazi aileleri ile birlikte attık. Derneğimizin öncelikli amacı, şehit ve gazilerimizi unutmamak, unutturmamaktır. Emanetlerimizin yanında olmak, onları incitmeden destek olabilmektir.

Dernekte şuan kaç kişi görev yapıyor?

Bizde gönüllülük esastır. Birçok ilden gönüllü olan, şehitlerimiz için gayret eden, isimsiz bir çok güzel kalpli üyemiz var..

Yürütülen projelerden bahseder misiniz? Gazilere ve şehit ailelerine nasıl ulaşıyorsunuz?

Şehit ve gazi ailelerimize nasıl ulaştığımızı öncelikle anlatmak istiyorum. Geçmiş yıllardaki şehitlerimize daha çok ağırlık veriyoruz. Şehitlerimizin basında yer alan haberlerinden aile üyelerinin isimleriyle sosyal medya üzerinden öncelikle ulaşıyoruz. Konuştuğumuz aileler, diğer ailelere ulaşmamızda yardımcı oluyor; çoğu zaman onlar bize ulaşarak şehitlerini paylaşmamızı ve unutturmamamızı istiyorlar. Sayfamızda paylaştığımız şehitlerimizin çoğunun ailesi ile iletişim halindeyiz ve onların izni ve bilgisi dahilinde paylaşımlar yapıyoruz. Yürütmekte olduğumuz ve taslak halinde olan birçok projemiz var. ‘Onlar ki ağaçta yaprak kadar çoktular’ diyerek, şehit ve gazilerimiz adına 225 meyve fidanını, şehit düştükleri ve kanlarıyla suladıkları toprakla buluşturduk. Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan ‘Gökyüzünde Babam’ projemiz var. Şehit çocuklarımızın bayrağımıza bakarak babalarını anmalarından dolayı bu ismi seçtik. Günümüzde şehitlerimize gösterilen önemin azaldığını düşündüğümüz için Ankara’nın en işlek caddelerinde şehitlerimizi anlatarak, onlar adına hayır lokmaları dağıtıyoruz. Şehitliklere, şehit ailelerine ve gazilere düzenli ziyaretler yapıyoruz. Şehit ve gazi ailelerine yönelik buluşma programları düzenliyoruz. Kısacası, şehit ve gazilerimizi unutturmamak ve ailelerinin yanında olmak adına elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösteriyoruz.

Derneğin finansal kaynakları nereden sağlanıyor? Bağış yapmak isteyenler size nasıl ulaşabilir?

Lokma dağıtımlarında, Shopier hesabımızda anahtarlık, kalem, şapka gibi çeşitli el emeği ürünlerimizi satarak ve sosyal medyadan faaliyetlerimizi gören gönüllülerin derneğimize yaptığı bağışlar sayesinde gelir elde ediyoruz. Sosyal medya platformunda bulunan IBAN bilgilerinden bağış yapabilirler.

İş birliği yaptığınız farklı kurum ve kuruluşlar var mı? Varsa, ne tarz projeler yürütüyorsunuz?

İşbirliği yaptığımız herhangi bir kurum ve kuruluş yok. Ancak bizden desteğini esirgemeyen esnaflarımız ve güzel yürekli insanlarımız var.

Sosyal medya platformlarını aktif olarak kullanıyorsunuz, yaptığınız faaliyetleri takip etmek veya bir şekilde destek olmak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?

Sosyal medya platformlarında yer alan ‘Emanetine Sahip Çık’ isimli hesaplar üzerinden takip edebilir ve bizimle iletişime geçebilirler.

Peki, şehit ve gazi ailelerinin hakları ülkemizde yeterli mi? Bu hakların iyileştirilmesi konusunda girişimleriniz oluyor mu? 

Devletimizin varlığı daim olsun. Ancak gazilerimizin haklarında iyileştirmeler yapılmasını düşünüyorum. Ayrıca, şehidin ya da gazinin rütbesi olmaz; onlara rütbelerine göre muamele yapılmaz. Şehitlik ve gazilik yüce bir makamdır. Gittikleri kurum ve kuruluşlarda güler yüzle karşılanıp, kalpleri incitilmeden, sorunlarına kolaylıkla çözüm üretilip, yanlarında olduklarını belli etmeleri gereklidir. Bir diğer sitemim ise Türk milletinedir. Bizim için canından vazgeçen, uzuvlarını kaybeden bu yiğitleri çok çabuk unutuyoruz. Bizlerin yere göğe sığdıramadığı, ancak önce al bayraklı tabuta, sonra haberlerde saniyelere, gazetelerde köşelere sığdırılan aziz şehitlerimizi ve haberlerde sadece 20 saniye izlediğiniz ‘yaralı kurtuldu’ denilip geçilen kahraman gazilerimizi asla unutmamalıyız. Son zamanlarda ‘ateş hep düştüğü yeri yakar’ oldu; etrafa saçılan közler bile artık kimseye değmiyor. ‘Şehit var’ denildiğinde herkes rakamları bekler oldu; isimleriyle anılmadılar, ‘1 şehit, 3 yaralı’ deyip geçildi. Onlar için değişen tek şey rakamlar oldu. Bahsedilen yaralar, en iyi ihtimalle bir uzuv kaybıyla kurtulmak; belki aynı ranzada yattığın, aynı tabaktan yemek yediğin, canını emanet ettiğin, operasyona çıktığın kardeşinin aynı patlamada son kez cansız bedenine sarılıp, hayatın boyunca rüyalarından patlama sesleriyle uyanıp ‘kurtulduğuna’ bile şükredememek demektir. Şehit haberlerini duyan herkesin dudaklarından hep aynı kelimeler dökülüyor: ‘Vatan sağ olsun!’ Daha sonra kanal değiştirilip gündelik hayata geri dönülüyor. ‘Vatan’ dediğiniz, kaybettiğimiz evlatlarımız; ne kadar canı yanarsa yansın, ‘şehit’ diyerek teselli bulan annelerimiz; evladının şehit haberini alınca yanar dağ gibi duran babalarımız; güle oynaya gönderdiği sevdiğini al bayrağa sarılı halde gören cennet gelinlerimiz; canı, kanı o çok sevdiği kardeşinin üstüne toprak atan kardeşlerimiz; yaşları kaç olursa olsun, sırtını dayadığı babasını, annesini toprağın iki metre altına gömen, daha anne karnındayken yetim kalan baba hasreti çeken şehit çocuklarımız değil midir? Vatan dediğimiz, toplu taşıma araçlarına binip ‘Sanki benim için mi gazi oldun?’, ‘Para için yapıyorlar zaten bu mesleği, olacağı buydu.’ gibi ve daha dile getirmeye bile utandığım nice laflara maruz kalan kahraman gazilerimiz değil midir? Vatan, şehit bedenlerinden saçılan o kutlu gül kokusudur. Bu vatan, yiğitlere cennet kokusu, hainlere cehennem korkusudur. Şehitler diyarında parlayan nurdur vatan. Vardık mı üzerine, demirden dağ yıkılır. Yüzünde ay ışığı, yine mağrurdur vatan. Tarih tebessüm eder, bu vahşi çağ yıkılır. Bayrağı kanımızla yıkanmış sürdür vatan. Bu vatan için, nazlı nazlı dalgalanan al bayrağımız için, okunan ezanlarımız için gözünü kırpmadan savaşan, bedel ödeyen birileri var… Ve o birileri unutulmayı asla hak etmiyorlar!

Son olarak vatani görevini yapmakta olan, başta asker ve polisler olmak üzere tüm güvenlik güçlerine bizim aracılığımızla iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Her birinizin bizlerdeki yeri çok farklı. Evet, sizleri tanımıyor olabiliriz ama o güzel yüreklerinizle bizler rahat yaşayalım diye sevdiklerinizden uzak, her zorluğa göğüs geriyorsunuz. Asker olmak, o kadar gurur ve onur verici bir duygudur ki; vatanı korumak, her gencin elinde olmayan bir anahtardır. Ve sizler, bu anahtarla birçok kalbin kilidini açmayı başardınız. Merhamet, intikamdan daha değerlidir. Sizler, genç-yaşlı, çocuk-hayvan demeden merhamet ettiniz ve davranışlarınızla bizlere örnek oldunuz. Şu an bulunduğunuz konumda çoğu kişi olamıyor. Sizler, o kadar özel insanlarsınız ki bu mesleği Rabbim size nasip etmiş. Attığınız adımı her daim daha güçlü atın çünkü siz, bu ülkenin en güçlü evlatlarısınız. Hakkınızı asla ödeyemeyiz. Her daim güzel dualarımızdasınız. Rabbim, ayağınıza taş değdirmesin. Bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz tüm kahramanlara şükranlarımızı sunuyor, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kahraman gazilerimize acil şifalar diliyorum. Atalarımızdan, şehitlerimizden ve gazilerimizden bizlere kalan en güzel emanet vatan. Son nefesimize kadar bu emanete sahip çıkacağız. Sağ olsun vatan ve başında nöbet tutan!

Emanetine Sahip Çık, sosyal medya hesapları,

https://www.instagram.com/emanetinesahipcik/

https://www.instagram.com/esc_der/

Bir yanıt yazın

Kent Dergi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin