Küçük Prens’in Büyük Kitap Müzesi
Dünyada kapsamı ile tek olan ve yerli yabancı birçok ziyaretçiye ev sahipliği yapmış Küçük Prens Kitap Müzesi’ni ziyaret edip Ali Hocamızla hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Ali Lidar, Eskişehir Anadolu Lisesi’nde 1997 yılından beri felsefe öğretmeni olarak birçok jenerasyon öğrencinin hayatına dokunmuş değerli bir öğretmenimiz. Küçük Prens Kitap Müzesi vesilesiyle kendisiyle tanıştığım için çok mutlu oldum. Ali Hocamız, felsefe öğretmeni olmasının yanı sıra Türkiye’de edebiyat alanında tanınmış çok sayıda kitabı bulunan önemli bir yazar. Edebiyata sunduğu katkılar, ürettiği kitapları aşmış durumda. Bugünlerde zamanının bir kısmını öğrencilerini edebiyatın derin ve keyifli yolculuğuna hazırlayarak geçiriyor. Bunu, EAL’nin öğrencileri tarafından çıkarılan Çınaraltı dergisi ile yaparken, aynı zamanda Küçük Prens Kitap Müzesi ile dünyada Türkiye’nin, Eskişehir’in ve Eskişehir Anadolu Lisesi’nin de adını duyuruyor. Müze, EAL’nin sınırları içinde iki katlı bir bina. Müzenin bulunduğu binaya giderken, liseli izcileri selamladıktan sonra müzenin kapısına yöneliyoruz. Ali Hocamız, müzenin ziyaretçi kabul etti her anda olduğu gibi, ziyaretçileri kapıda karşılıyor. Bizi kısa bir merhabanın ardından heyecanla Küçük Prens Kitap Müzesi’ni anlatmaya başlıyor.
Kitap müzesinde 471 dil, ağız ve lehçede basılmış Küçük Prens kitabı olduğunu duyunca oldukça şaşırıyorum. Çoğu insan dünyada 471 farklı dilde konuşulduğundan bile habersizken bir kitabın bu kadar dile çevrilmesi gerçekten hayret verici.
Kitabın orijinal dili ve ilk baskılarından 2024 güncel baskılarına kadar birçok örneği müzede sergileniyor. 1950’lerden günümüze Türkçe baskıların olduğu odada aşağı yukarı 400 farklı yayınevinin baskıları bulunuyor. Bunun en büyük nedeni 2015 yılında kitabın telif haklarının serbest hale gelmesi gösterilebilir; ancak ülkemizde 2000’li yıllara kadar telif yasaları pek önemsenmediği için bazı yayınevleri kitabın sürekli kopyalarını basmış. 2000’li yıllarda kitabın Türkiye’deki telif haklarını Mavi Bulut yayınevi tarafından alınmış olmasına rağmen, tabiri caizse ‘merdiven altı’ sayısız basım yapılmış. Hatta kitaplar arasında Ayaş Belediyesi’nin Küçük Prens kitabı bastırıp dağıttığı örneğe denk geldik.
Eserin görme engelliler için üretilmiş örneklerine bakarken el yazmalarından, üç boyutlu üretimlerden, ışıklı veya sesli çalışmalara, minyatür baskılarına, farklı deneysel dil çevirilerine hatta popüler kültürün yarattığı dizi ve filmlerde geçen hayali dillere Star Trek filminden Klingonca veya elfçeye bile çevrilmiş. Hocamız, dünyada en çok dile çevrilen metinin İncil olduğunu, edebi anlamda en çok dile çevrilen metinde Küçük Prens olduğunu belirtiyor.
Tek tek sayılamayacak kadar fazla dile çevrilen Küçük Prens kitabının neden bu kadar ilgi gördüğünü Ali Hocamıza özellikle sordum. Kitabın hem çocuklar hem de yetişkinler tarafından okunabilir olması, anlatılan hikayenin evrenselliği, bu durumun en büyük nedenlerinden biri olduğunu söyledi.
Türkiye gibi kitap okumanın önemli görülmediği, okuma oranlarının düşük olduğu bir ülkede böyle bir girişimin önemli olduğuna inanıyorum. Böyle bir müze oluşturma fikrini Ali Hocama sorduğumda; ‘Açıkçası ne Kültür Bakanlığı’ndan ne de başka bir yerden herhangi bir destek almadık. Tamamen şahsi bir koleksiyonu halka açarak ve farklı ülkelerden de kitap bağışları toplayarak böyle büyük bir Küçük Prens kitabı arşivine ulaştık. Şu an bile herhangi bir destek almadan müzeyi ayakta tutmaya ve ziyaretçileri ile buluşturmaya devam ediyoruz.’ dedi.
Antik Yunanca’dan, Mısır hiyeroglif yazısına, Sümerce’den, renk diline, sadece rakamlardan oluşan dillerden, Morse alfabesine kadar az bilinen veya sadece uzmanı tarafından anlaşılabilecek kitapları da müzede inceledik. İncelerken insan ister istemez düşünüyor. “Herkesin unuttu bu dillere çevirmeye ne gerek var? Bu soruyu Ali Lidar’a sorduğumda ise, ‘Küçük Prens fenomene dönüştükçe kitabın farklı misyonları oluşmaya başladını. Kitabın, kaybolan veya kaybolmaya yüz tutan dilleri bir kurtarma operasyonunun parçası haline geldiğini. Bu çeviriler yıllar içinde akademisyenlerden amatörlere birçok kişinin uğraşı ve emeğiyle özellikle 70’lerden sonra Küçük Prens kitabının kendi misyonunu aşarak bir dil kurtarma macerası misyonu üstlendiğini belirtti.
Açıkçası Küçük Prens Kitap Müzesi’ni ziyaret etmeden önce bu denli kapsamlı ve içinde sayısız hikaye barındıran bir müze gezeceğimi hiç hayal etmezdim. Bizlere eşlik ettiği, bu büyük birikimin hikayesini anlattığı ve değerli vaktini ayırdığı için Ali Lidar Hocam’a çok teşekkür ediyorum. Küçük Prens Kitap Müzesi, yazı ile anlatılamayacak kadar çok şey barındırdığı için tüm okurlarımıza ziyaret etmelerini şiddetle öneriyorum. Müze, Uluönder Mahallesi, Eskişehir Anadolu Lisesi yerleşkesinde bulunuyor. Ziyaret etmek isteyenlerin Ali Lidar ve müzenin Instagram hesaplarını takip etmelerini öneriyorum. Müzenin ne zaman açık olacağını Hocamız sosyal medya hesaplarından paylaşıyor.